Halk arasında gece körlüğü-tavukkarası olarak bilinen hastalığın tıptaki adı “”retinitis pigmentoza””dır. Retinitis pigmentoza, gerek genetik bir hastalık olması nedeniyle, gerekse oluştuğu yer bakımından bütün göz hastalıkları arasında, en tehlikeli olan hastalıktır. Kısaca anlatmak gerekirse;  retina; göz merceğinden aldığı görüntüyü, beyindeki “”görme merkezinin”” algılayacağı sinyallere dönüştürür ve optik sinirler aracılığıyla beyne iletir. Tavukkarası ilerleyen bir hastalık olduğundan, zamanla bu hastaların gözündeki retina hücreleri ölür. Bu nedenle göz ile beyin arasındaki bağ kopar. Bu ilerleme sürecinin ne zaman gerçekleşeceği ise hastanın taşıdığı gen yapısına bağlıdır. Sonuç olarak tavukkarası hastaları, hayatlarının herhangi bir döneminde görme yetilerini kaybetmeye, “”kör”” olmaya mahkumdur.

Böylece okulda  aynı sırayı paylaştığımız, aynı topun peşinden koştuğumuz, birlikte sinemaya-tiyatroya gittiğimiz, çay-kahve içtiğimiz, heyecanla düğün gününü  ya da bebeğini kucağına alacağı günü bekleyen yanıbaşımızdaki bir arkadaşımız, ansızın hayatın dışına atılmış olur…

               Dünya üzerinde tavukkarası genlerini taşıyan on milyon hasta var. Ülkemizde ise bu sayının otuzbine yakın olduğu sanılıyor. Hastalığın erken evresinde, hastaların sağlık raporu almadığını düşünecek olursak bu sağı katbekat artıyor. Bir başka deyişle; otuzbinaslında, kör olmak üzere olan hastaları ifade ediyor…

               Bu kadar insanın hayatını karartan hastalığın henüz tedavisi yok. Bizler, hastalar ve hasta yakınları olarak çaresizlik içinde beklerken, ülkemizde bir grup biliminsanının, hastalığı tedavi edebilmek amacıyla deneysel çalışmalar yürütttüğünü öğrendik. Doktorlarımız, deneylerinin FAZ-1 denilen ilk aşamasını başarıyla tamamladılar. Devam edebilmek içinse bir yıldan fazla bir zamandan beri Sağlık Bakanlığının desteğini bekliyorlar.

               Bu çalışmanın başarıya ulaşması, dünya üzerindeki on milyon tavukkarası hastasını ışığa kavuşturacak. Glokom, sarınokta gibi, tedavisi olmayan pekçok retinal hastalığa tedavi umududoğacak. Ülkemiz bilim alanında kat ettiği aşamayla dünyaya karşı büyük bir itibar kazanacak.

               Bizler, hastalar ve hasta yakınları olarak bu somut gerçeklerden hareket ediyoruz ve Sağlık Bakanlığından;

1)      Deneylerin sağlıklı bir şekilde yapılması için, gerekli finansal desteğin sağlanması,

2)      Araştırmacılara, hastalıkla ilgili çalışmalarını yürütebilmeleri için, “” teçhizatla donatılmış bir laboratuvar”” ortamının sağlanmasını talep ediyoruz.

3)      KAMPANYAYI İMZALA!