Geri Dön
Ekonomi "Yıl sonunda enflasyon minimum yüzde 10 olur"

"Yıl sonunda enflasyon minimum yüzde 10 olur"

İSTANBUL Kültür Üniversitesi (İKÜ) İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Sinan Alçın, gıda fiyatlarındaki artışın, gelişmiş ülkelerin sıkı para politikası izlemesi sonucu, faizlerin yükselmesinin ve petrol fiyatlarında belirsizliğin de enflasyon üzerinde risk yarattığına dikkat çekti. Alçın, "Çekirdek enflasyon 2018 yılı genelinde aşağı yönlü dönmeyecektir. Buna bağlı olarak yıl sonunda enflasyon, minimum yüzde 10 olur. Merkez Bankası da önümüzdeki aylarda faiz artışı kararı alabilir. Enflasyon beklentisini de bir veya iki defa daha yukarı yönlü güncellemesini bekleyebiliriz" dedi.

"Yıl sonunda enflasyon minimum yüzde 10 olur"

Yüzde 12 düzeyinde seyreden Tüketici Fiyat Endeksi sonucu 2018 yılsonu beklentilerinin genellikle yüzde 10 sınırında bulunduğunu dile getirenProf. Dr. Alçın,"Merkez Bankasıda (MB) bu beklentiyle uyumlu biçimde kademeli olarak yılsonu enflasyon beklentisini artırıyor. Yani bu 7,9'luk yeni beklenti son olmayacak. Muhtemelen yıl içerisinde birkaç revizyon daha göreceğiz. Çünkü mevcut yüzde 12 düzeyindeki enflasyon içerisinde çekirdek enflasyon ağırlığını koruyor. MB Başkanı Murat Çetinkaya'nın açıklamasında da bu vurguyu gördük, çekirdek enflasyonda gerileme olmadan, aşağı yönlü bir hareket beklemek de çok olası görünmüyor" diye konuştu.

"GIDA FİYATLARINDAKİ ARTIŞ ENFLASYON ÜZERİNDE DAHA FAZLA HİSSEDİLECEK"

Enflasyon konusunda 2018 yılında birkaç riskli alana işaret eden Prof. Dr. Alçın, bunlardan birincisinin gıda fiyatlarındaki artış olasılığı, ikincisinin başta ABD olmak üzere gelişmiş ülkelerde sıkı para politikası izlemesi sonucu faiz oranlarındaki artış olasılığı, üçüncüsü ise petrol fiyatlarındaki belirsizlik olduğunu vurguladı. Prof. Dr. Alçın, şunları şöyledi: "İlk riskli alan MB Başkanı Çetinkaya'nın da işaret ettiği gıda fiyatları. Gıda konusunda Türkiye özellikle son birkaç yıl içerisinde avantajlı konumunu büyük ölçüde yitirmiş durumda. Buna ucuz et ithalinden tutun da hububat ekim alanlarının son 10 yılda yarı yarıya azaldığını örnek gösterebiliriz. Bu gıda fiyatları Türkiye'ye ait bir risk. Geçtiğimiz yıl gıda fiyatlarındaki artış belli bir ölçüde baskılanmıştı. Fakat ilk üç ay sonrası yani mart ayıyla birlikte gıda fiyatlarındaki artışın enflasyon üzerinde daha fazla hissedileceğini söyleyebiliriz."

"GELİŞMİŞ ÜLKELERİN SIKI PARA POLİTİKASI FAİZİ YUKARI ÇEKİYOR"

Başta ABD olmak üzere gelişmiş ülkelerde sıkı para politikası izlendiğini, bunun da faiz oranlarında artışa sebep olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Alçın, "Bu ikinci risk alanı, yani gelişmiş ülkelerde faiz oranı arttığında uluslararası sermaye yatırım amacıyla bu ülkelere daha fazla gidecektir. Bu da tabiki Türkiye açısından hem faizler üzerinde bir baskı yaratacak hem de kurdaki yükseliş sonucu bizim enflasyon oranımızı da artış yönünde besleyecektir" dedi.

"PETROL FİYATLARI 2018 YILINDA ARTMAYA DEVAM EDECEK"

Tüm bunların yanında üçüncü risk alanı olarak da petrol fiyatlarındaki belirsizliği işaret eden Prof. Dr. Alçın, "Petrol fiyatlarında, genel bir artış eğilimi olduğunu görüyoruz. Bunda bölgedeki savaşın etkisi var. Küresel riskler açısından da değerlendirdiğimizde de petrol fiyatlarının 2018 yılında artış göstereceğini söyleyebiliriz. Bizim en önemli ekonomik problemimiz cari açık. Cari açığın da en önemli sebebi enerji bağımlılığıdır" ifadelerini kullandı.

"YIL SONU ENFLASYONU, MİNİMUM YÜZDE 10 OLACAKTIR"

Bütün riskler göz önünde bulundurulduğunda çekirdek enflasyonun 2018 yılı genelinde aşağı yönlü dönmeyeceğini ifade eden Prof. Dr. Alçın, "Buna bağlı olarak yıl sonu enflasyonu minimum yüzde 10 olur. Merkez Bankası da önümüzdeki aylarda faiz artışı kararı alabilir. Enflasyon beklentisini de bir veya iki defa daha yukarı doğru güncellemesini bekleyebiliriz" diye konuştu.

"ENFLASYONU, TÜKETİMİ KISARAK DEĞİL MALİYETLERİ AZALTARAK ÇÖZEBİLİRİZ"

"Enflasyonu, tüketimi kısarak çözemeyiz" diyen Prof. Dr. Alçın, "Ancak maliyetleri azaltarak çözebiliriz. Merkez Bankası da bunun farkında, orta veya uzun vadedeki çözümü de ancak yapısal reformlarla mümkün olacaktır. Tarımsal üretim alanında teşviklerin artırılması gerekiyor. Yerli tohum üretiminin, ıslah çalışmalarının ve kooperatif sisteminin desteklenmesi lazım. Orta vadede bunlar hem tarımsal üretimimizi artıracak hem de gıda fiyatlarından etkilenme oranımızı düşürecek faktörler olacaktır" dedi.

"YERLİ ÜRETİMİN TEŞVİK EDİLMESİ GEREKİYOR"

Yerli üretimin de teşvik edilmesi gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Alçın, "Mevcut imalat sanayindeki yüzde 75 oranındaki ithal girdi bağımlılığının azaltılması şart. Bunu en azından yüzde 40'lar seviyesine düşürebilirse, o zaman Türkiye’nin beş yıllık perspektif içerisinde cari açık sorununu da ciddi oranda çözülmüş olacaktır. Türkiye katma değeri yüksek üretim yaptıkça, dışarıdan sermaye ihtiyacı azalacak. Çünkü gelir ve tasarruflarda artış olacaktır. Yapısal çözüm de budur" şeklinde konuştu.